İstanbul Tıp Fakültesi Hastanesi Başhekimi Prof. Dr. Ümmühan İŞOĞLU
Prof. Dr. Murat Coşkun “Risk ve Koruyucu Faktörler Bağlamında Bağımlılık”
“GENÇLERDE MADDE KULLANIMINI ÖNLEME PROJESİ” Bilgilendirme Toplantısı (Drug Abuse Prevention for Youth) (DAPY) için Harran Üniversitesi, İstanbul Üniversitesi ve Portekiz, Polonya ve Norveç’teki üniversiteler ve sivil toplum kuruluşları İstanbul’da konferans gerçekleştirdi.
İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesinden Prof. Dr. Öğr. Üyesi Murat Coşkun “Risk ve Koruyucu Faktörler Bağlamında Bağımlılık” adlı sunum gerçekleştirdi. Coşkun sunumda, bağımlı bireylerin sahip olduğu ve olacağı risk faktörlerine değinirken aynı zamanda koruyu faktörler hakkında bilgilendirmede bulundu. Genetik faktörler, psikiyatrik bozukluklar, düşük benlik algısı gibi kavramları risk faktörü olarak değerlendirirken, öfke kontrolü, sorun çözme, inanç sahibi olma ve sağlıklı yaşam alışkanlıkları gibi kavramların koruyucu faktörler olduğunu belirtti.
Projemizin Dördüncü Uluslararası Proje Toplantısı Şanlıurfa’da Gerçekleşti
Dördüncü uluslararası proje toplantımızı; Norveç- Oslo Üniversitesi, Polonya- Opole Üniversitesi, Portekiz- Ajdeo Derneği ve İstanbul üniversitesinden ortaklarımızın katılımı ile Harran üniversitesi ev sahipliğinde gerçekleştirdik. Gerçekleştirdiğimiz toplantıda projemiz kapsamında oluşturulacak entelektüel çıktılar için çalışmakla beraber aynı zamanda madde bağımlılığını önleme konusunda da birtakım farkındalık çalışmaları gerçekleşti. Bu bağlamda Üniversite öğrencilerinin de katıldığı bu toplantıda; İstanbul Üniversitesinden Prof. Dr. Murat Coşkun “Gençlerde Uyuşturucu Madde Bağımlılığını Önleme” konusunda bir sunum gerçekleştirdi. Bu sunum sonrasında, projemiz kapsamında oluşturulan ve madde bağımlılığının olumsuz etkilerine dikkat çeken kısa filmimiz öğrenci ve ortaklarca izlenilmiş; sonrasında yine proje kapsamında oluşturulmuş ve madde bağımlılığının psikolojik ve sosyolojik etkilerinin yer aldığı eğitim modülümüz de incelenmiştir. Program ilerleyen saatlerinde öğrencilerin madde kullanımı noktasında çevrelerinde ne tür deneyimleri olduğu merak edilmiş; bu bağlamda öğrencilerin madde kullanımı noktasında çevrelerinde olan kişilerin hikayesi dinlenmiştir. Madde kullanımı sonrasında bireyin kişisel olarak sorunlar yaşadığı ve toplum nezdinde bu sorunlar duyulduğu andan itibaren bireyin bir damgalama sürecine tabi tutulduğu anlatılan hikayelerden ve eğitim modülünden çıkan önemli bir sonuç olmuştur. Bu bağlamda madde bağımlılığı ile mücadele konusunda neler yapılmalı? Sorusu sorulmuş; öğrenciler ve ortaklar bu soru çerçevesinde fikirlerini beyan etmiştir. İnteraktif bir şekilde ilerleyen program eğitim modülünün öğrencilere sunulması ve entelektüel çıktılar üzerinde çalışmak üzere son bulmuştur.
Projenin Çoğaltıcı Etkinliği
Projemizin sürdürülebilir çıktılarının tanıtılması ve yaygınlaştırılması amacıyla gerçekleştirdiğimiz çoğaltıcı etkinlik İstanbul Üniversitesinin ev sahipliğinde gerçekleşti. Etkinliğe; proje ortakları, öğrenciler ile birlikte birbirinden kıymetli isimler katıldı. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı aynı zamanda İstanbul Milletvekili Dr. Betül Sayan Kaya da katılan bu isimler arasındaydı. Uyuşturucu madde kullanımın önemli bir sorun olduğunu dile getiren Kaya, bu konuda birçok kurum ve kuruluşa önemli görevler düştüğünü şu sözlerle dile getirdi:
“Uyuşturucu madde kullanımı tabi kullanan kişilerde yol açtığı birçok sağlık sorununun yanında çok önemli sosyal, ekonomik ve güvenlik problemlerine de yol açan bir sorun. Tüm dünyada da her geçen gün önemi artan ve gerçekten çok karışık ve çok boyutlu ve giderek yaygınlaşan bir sorun. Bu soruna mücadele de aslında toplumun tüm kesimlerinin ortak bir şekilde vermesi gereken bir mücadele. Bu anlamda ülkemizde bakanlıklarımıza, kurumlara, yerel yönetimlere, sivil toplum kuruluşlarına, üniversitelere de önemli görevler düşüyor. Gençlerimizi, ailelerimizi, uyuşturucu madde bağımlılığına karşı korumak, önlemler almak biliyoruz ki hepimizin ortak sorumluluğu. Bu noktada hükümetimiz bu konuya son derece önem vermekte ve bununla mücadele için gerekli adımlar atmakta.”
Sözleri ile uyuşturucu madde kullanımın olumsuz etkilerinin, bireysel ve toplumsal açıdan bir tehdit olduğunu ve bununla mücadelede kurum ve kuruluşların ortak hareket etmesinin önemli olduğunu vurgulamıştır. Program ilerleyen dakikalarında Kaya, uyuşturucu madde kullanımı ile mücadelenin kararlılık ile devam edilmesi gerektiğini şu sözlerle dile getirmiştir:
“Madde bağımlılığını sadece bireyi tehdit eden bir durum olarak görmüyoruz. Madde bağımlılığı aynı zamanda aileyi ve toplumu da tehdit eden bir durum. Bu sebeple madde bağımlılığıyla mücadelemizi kararlılıkla sürdürecek, tek bir bağımlı kalmayana dek azimle çalışacağız.”
Sözleri ile bağımlılıkla mücadele edileceğinin altını çizmiş ayrıca projemizin de bu anlamda önem teşkil ettiğini şu sözlerle belirtmiştir:
“Bugün burada lansmanı yapılan DAPY projesinin de bu konuya (madde bağımlılığı) hem dikkat çekmek hem de gençler arasında uyuşturucu maddelerin zararları konusunda farkındalık oluşturmak için çok kıymetli olduğunu düşünüyorum. Türkiye, Portekiz, Polonya, Norveç’te üniversiteler ve sivil toplum kuruluşları ile iş birliği yaparak uzman hocalarımızın, akademisyenlerin ve gençlik çalışanlarının katılımı ile bu projeyi hayata geçiren, emeği olan herkese ben şükranlarımı sunmak istiyorum.
Sözleri ile proje yürütücülerine ve katılımcılara teşekkür ederek konuşmasını noktalamıştır.
Prof. Dr. Kültegin Ögel “Esrar Kullanımı ve Bağımlılığıyla İlgili Ülkemizde ve Avrupa’da Güncel Durum”
Projemizin sürdürülebilir çıktılarının tanıtılması ve yaygınlaştırılması amacıyla gerçekleştirdiğimiz çoğaltıcı etkinlik İstanbul Üniversitesinin ev sahipliğinde gerçekleşti. Etkinliğe; proje ortakları, öğrenciler ile birlikte birbirinden kıymetli isimler katıldı. Psikiyatr Prof. Dr. Kültegin Ögeli de bu isimler arasındaydı. “Esrar Kullanımı ve Bağımlılığıyla İlgili Ülkemizde ve Avrupa’da Güncel Durum” başlıklı çalışmasını sunan Ögeli ilk olarak esrar ve tütün maddeleri arasındaki benzerliği tarihsel bir bağlam içerisinde ele aldı.
“Esrarın bugünkü konumunu anlamak için geçmişteki tütünün konumunu anlamak önemli diye düşünüyorum. Geçmişteki tütün reklamlarına baktığımız zaman; “Doktorların Büyük bir Çoğunluğu Luckies İçiyor” şeklinde doktorların tütün maddesi kullandığını ve bunun da sanki çok iyi bir şeymiş gibi lanse edildiğini görüyoruz. Bir diğer reklama baktığımız zaman ise; “Birçok İnsan Her Zamankinden Daha Fazla Camel İçiyor” şeklinde bir reklam başlığı ve bu reklamda birçok ünlü ismin olduğunu görüyoruz. Ve bu reklamlar çok rahat bir şekilde yayınlanıyor. 1930-1940’larda tütün için olan bu durum 2020’lerin başında esrar için de söz konusu olmaya başladı. işte esrar ile ilgili de şöyle iyidir, buna iyi gelir şeklinde yargılar söz konusu. Aynı zamanda Avrupa ülkelerinde geçmişte esrar ile ilgili bir “medikal kullanım” kavramı vardı. Yani sağlık için belli bir dozda esrar satışı vardı yani bir legalizasyon çalışmaları vardı. Tütünün azalma eğilime baktığımızda ise bence tütünü toplum öldürdü. Toplumun baskıları, antitütün kampanyaları ve sigara kampanyaları ile çok büyük kampanyalar yapıldı ve tütün endüstrisi giderek teslim olmaya başladı. öbür taraftan tam tütün bitti derken esrar kullanımı yine aynı toplum tarafından legalize edilmeye çalışıldı. Çok yaygın bir kampanya var, hala da var esrar kullanımının serbest kalması yönünde. Dolayısıyla tütünü toplum yok etti, esrarı da toplum legalize etti diye düşünüyorum ben.
Sözleri ile tütün kullanımının esrar kullanımı ile benzer olduğunu, tütün kullanımının azaldığı dönemde esrar kullanımının ortaya çıktığını ve hatta toplum nezdinde legalize edilmeye çalıştığının altını çizmiştir. Öte yandan tütün kullanımının yok olmasında yapılan büyük kampanyaların esrar kullanımını azaltma noktasında da fayda sağlayacağını da şu sözlerle dile getirdi:
“Şu anda esrar için kullanılan terimlerin çoğunu işte sağlığa iyi geliyor, hepatit B’ye iyi geliyor gibi o dönemde tütün için görmüştük. Bir laf vardır ya “Tarih, tekerrürden ibarettir” diye. Herhalde şuan tarih tekerrürden ibaret olarak karşımıza çıkıyor. Bunun önemi ne? Tütünden aldığımız dersleri esrar kullanımını azaltmak için de kullanabiliriz, uygulayabiliriz. Çünkü toplumsal düşünce yapısında önemli değişiklikler olmadı.”
Sözleri ile bir zamanlar tütün kullanımı azaltmak için yapılan faaliyetlerin esrar kullanımını azaltmak konusunda da işe yarayacağını dile getirmiştir. Sonrasında Türkiye’de ve Avrupa’da madde bağımlılığı konusunu ele almış; madde bağımlılığının Türkiye ve Avrupa’daki durumunu şu sözlerle dile getirmiştir:
“Türkiye’de esrar kullanımının artığını görüyoruz. Ama esrar uyuşturucu madde olarak kabul edilmiyor gibi yaygınlaştırma eğilimini sürdürüyor. Avrupa’da da esrar kullanımı çok fazla. Bu yüzden mecbur olarak Avrupa’da göz yumma politikasından Legalizasyon politikasına doğru geçecek gibi görünüyor. Ayrıca istatistiklere baktığımız zaman Türkiye özelinde esrar kullanımının 14 yaş altında da mevcut olduğunu görüyoruz. Bu sebeple bağımlılık araştırmalarında kullanılan yaş bandını yavaş yavaş değiştireceğiz. Ayrıca esrar kullanıcıların % 49’u esrarı günlük kullanıyor. Bu da demek oluyor ki; kullanıcıların yarısı günde en az bir kere esrar maddesini kullanıyor. Bu da bağımlılığa işaret ediyor. Esrar kullanma oranları şu anda stabil bir çizgide ilerliyor. Bu anlamda bu çizgiye yeni kişilerin eklenmemesini sağlamamız gerekiyor.”
Sözleri ile Türkiye ve Avrupa’da esrar kullanımın arttığının altını çizmiş; katılımcılara ve proje yürütücülerine teşekkür ederek konuşmasını bitirmiştir.