Lorem ipsum dolor sit amet, consectetur adipiscing elit. Ut elit tellus, luctus nec ullamcorper mattis, pulvinar dapibus leo.
Dr. Öğ. Üyesi Yaşar Tanır “Esrar ve Alkolün İnsan Beyni ve Davranışları Üzerinde Etkisi”
“GENÇLERDE MADDE KULLANIMINI ÖNLEME PROJESİ” Bilgilendirme Toplantısı (Drug Abuse Prevention for Youth) (DAPY) için Harran Üniversitesi, İstanbul Üniversitesi ve Portekiz, Polonya ve Norveç’teki üniversiteler ve sivil toplum kuruluşları İstanbul’da konferans gerçekleştirdi.
İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Dr. Öğ. Üyesi Yaşar Tanır: “Esrar ve Alkolün İnsan Beyni ve Davranışları Üzerinde Etkisi” adlı sunum gerçekleştirdi. Tanır sunumda;
“Her ne kadar bu esrar, böyle biraz saf yani yan etkileri düşük, etkisi az, böyle soft bir madde olarak tanıtılmış gibi gözükse de aslında kullanım miktarı ve süresiyle ilgili olarak çok belirgin yan etkilere yol açabiliyor. Hatta bir köprü görevi görüp diğer maddelere geçişi açısından da büyük bir risk oluşturabiliyor. Esrar olabilir, diğer psikoaktif maddeler olabilir, halisünojen maddeler olabilir sonrasında hakikaten ölüme kadar giden ya da esrarın kullanımıyla daha zihinsel bilişsel yıkıma sebebiyet veren durumlara yol açabiliyor.” dedi.
Süreyya Kitapçıoğlu “Bağımlılığa Karşı Koruyucu Faktör: “Hayır Diyebilme ve İletişim Becerileri”
Türkiye Ulusal Ajansı ve Avrupa Birliği tarafından desteklenen, Harran Üniversitesi Koordinatörlüğü’nde gerçekleşen Portekiz (Associação Juvenil de Deão), Norveç (Oslo Üniversitesi) ve Polonya’dan (Opole Üniversitesi) ortakların bulunduğu “Drug Abuse Prevention for Youth – Gençlerde Uyuşturucu Madde Bağımlılığını Önleme” KA2 Erasmus+ Gençlik projesi kapsamında İstanbul’da “Bağımlılığa Karşı Koruyucu Faktör: “Hayır Diyebilme ve İletişim Becerileri” adlı konferans verildi.
Süreyya Kitapçıoğlu, konuşmasında özellikle okul çağı ve ergenlik döneminde sıklıkla bu beceriyi kazandırıyor olmak, daha doğrusu okul çağında kazandırıyor olup ergenlik döneminde bunu daha net uygulayabiliyor olmalarının önemli olduğunu belirtti. Kitapçıoğlu ayrıca, iletişimin önemli olduğunu belirterek, “Aslında hepimiz için iletişim önemli oluyor. İletişimin noktalarında ya daha doğrusu ikili ya da genel anlamda birbirimizle ilişki anlamında yaşadığımız zorluklarda bununla bir baş etme tarafında oluyoruz. Özellikle bağımlılığa yatkın kişilerde de bu daha belirgin olabiliyor. Bazı insanlar kendilerini anlatamadıklarını veya anlatamadıklarını inandıkları için strese girebildiklerini ifade etti.
Son olarak Kitapçıoğlu, İstemediğimiz durumlarda hayır demeye başladıkça kendi hayatımız, üzerimizdeki kontrolümüz de artar ve bu da kendimizi korumamız mı sağlar? Hayır demek kimi zaman aslında önünüzdeki sınırı daha net çizebilir olmak ve o sınırın aşılmasını engelleyebiliyor olmak anlamına da geliyor. Israrlar karşısında özellikle başarısız olma durumumuzun asıl nedeni hayır deme beceremez ile ilgili bir zorluğun olması olduğunu belirtti.
Klinik Psikolog Melike Şimşek “Bağımlılık Sorunu Olan Bireylerde Motivasyonel Görüşme”
Projemizin sürdürülebilir çıktılarının tanıtılması ve yaygınlaştırılması amacıyla gerçekleştirdiğimiz çoğaltıcı etkinlik İstanbul Üniversitesinin ev sahipliğinde gerçekleşti. Etkinliğe; proje ortakları, öğrenciler ile birlikte birbirinden kıymetli isimler katıldı. Uzman Klinik Psikolog Melike Şimşek de bu isimler arasındaydı. “Bağımlılık Sorunu Olan Bireylerde Motivasyonel Görüşme” başlıklı çalışmasını sunan Şimşek; ilk olarak bu alan ile tanışma hikayesini anlattı.
“Yaklaşık 7-8 yıl önce bağımlılık alanında çalıştım. Ve aldığım en önemli eğitimlerden biri “Motivasyonel Görüşme Tekniği” olmuştu. Sonrasında aslında bu görüşme tekniğinin sadece bağımlı danışanlarla ya da aileleriyle çalışırken değil benim kendi hayatımda da çok kolaylaştırıcı olduğunu fark ettim. Çünkü aslında bu görüşme tekniği tam olarak ambivalans dediğimiz ikilem yaşadığımız durumları çözümlemek için kullanılan bir teknik. Ve bunun işimize yarayacak tarafını keşfedip, değerlendirmemiz önem arz ediyor. Dolayısıyla benim de hayatımda arada kaldığım, işte duygular- kararlar- düşünceler vardı. Bunlarda işe yaradığını görünce bu teknikten ilerlemek istedim. Türkiye’deki motivasyonel eğitmenlerden biri oldum. Bununla ilgili şuan eğitimler veriyorum.”
Sözleri ile bu teknik ile tanışma hikayesini anlatmış; bu tekniğin kişisel yaşamında da oldukça etkili olduğunu vurgulamıştır. Konuşmasının ilerleyen bölümünde motivasyonel görüşme tekniğinin temel ilkelerini madde bağımlılığı kapsamında şu sözlerle ele almıştır:
“Hangi tekniği kullanırsak kullanalım ihtiyacımız olan bazı şeyler var. Sosyal hizmet uzmanı için de bu geçerli, iyileşme danışmanı dediğimiz eski bağımlılar için de geçerli. Psikologlar için de geçerli olduğunu söyleyebiliriz. Yani bağımlı danışanlar ile görüşme yapan herkes için bunun geçerli olduğunu söyleyebiliriz. Bunlardan bir tanesi ‘empatik atmosfer’. Empati, gerçekten karşı tarafı anladığımızı hissettirmektir. Evet belki onun yaşadığı şeyleri anlamamız çok zor. Belki birebir bunları deneyimlemedik. Ama en azından onun orada hissettiği acıyı ya da o duyguyu her neyse onu anlayıp danışana yansıtmamız gerekiyor ancak böyle empatik bir atmosfer oluştururuz. Yine bağımlılıkta ihtiyacımız olan ikinci şey; işbirliği yani biz danışanla aslında bir yola çıkıyoruz. Hatta motivasyonel görüşme ekseninden anlatmak gerekirse görüşmede hiyerarşik bir durum söz konusu değil. Ben uzmanım işte danışanda benim bilgilerimden yararlanmaya gelmiş değil. İkimiz birlikte onun için işe yarayacak yolları keşfetmeye çıkıyoruz. Bunun için de yan yana yürümemiz gerekiyor. Bizde verdiğimiz mesajların anlaşılmasını istiyoruz ancak böyle iyi bir görüşme sağlanabilsin. Üçüncü ilkemiz ise destekleme. Yine motivasyon açısından baktığımızda bağımlılık çalışırken bardağın dolu tarafından bakmak gerekiyor. Yani bu kişi bu zamana kadar neyi yapamamış değil de neleri başarmış? İyileşme yolunda bunları tekrar nasıl başarabilir? Bunları görmek gerekiyor. Dördüncü ilkemiz sorumluluk vermek. Bağımlılık açısından düşündüğümüzde bu kişilerin maalesef ailelerinin onlar adına bazı sorumlulukları aldığını dolayısıyla iyileşmenin ve tedavinin sorumluluğunu almadıklarını görüyoruz. Artık bu noktadan sonra kendi hayatının sorumluluğunu alması gerekiyor. Ve son ilkemiz değişim. Bütün çabalarımızın bizi bir davranış değişikliğine götürmesini bekliyoruz. Bağımlılıkta da bu kullanımı bırakmak anlamına geliyor. İşte tüm bu ilkeleri hassasiyetler gerçekleştirmek oldukça önem arz ediyor.
Sözleri ile motivasyonel görüşme tekniğinin beş ilkesini dile getirmiş bu beş ilkenin özellikle bağımlı danışanlar açısından oldukça önemli olduğunu belirtmiştir. Son olarak neler yapılmalı? Sorusu üzerine eğilmiş; yapılacak en önemli şeyin; ébağımlı danışanların etiketten ibaret olmadıklarını göstermek’ olduğunu şu sözlerle dile getirmiştir:
“Bu süreç, ‘bir kereden bir şey olmaz’ basamağı ile başlayan sonra işte bir daha asla ile devam eden ‘ben bağımlı olmam’ şeklinde kişinin kendini kandırmasıyla ilerleyen bir süreçtir. Bunun son aşaması ise ‘bıraktım, bir daha başlamam’ aşamasıdır. Yani bizim aslında motivasyonel çalışmaları da bu noktada tutmamız gerekiyor. Yani buradan dışarıya bir çıkış kapısı açmayacağız. Çünkü tekrar riski her zaman var. ‘bıraktım ve yeniden başlamam’ dolayısıyla onun motivasyonunu kaybetmemesi için neler yapmalıyız? Karşısına çıkacak risklerin önünü nasıl alabiliriz? İşte kendini test etmesi için kullanan arkadaşlarıyla bir araya geldiğinde onlara hayır diyebilmesini nasıl sağlayabiliriz? Bu noktada bütün çalışmalar gerçekleşiyor. Yani burada aslında madde kullanan bireylerin yaşadığı, maruz kaldığı etiketlenmeleri çalışmak, onları desteklemek, sadece o etiketlerden ibaret olmadıklarını göstermek iyileşme sürecini hızlandırıyor”
Sözleri ile bağımlılık sürecini dile getirmiş ve özellikle bağımlı danışanlara hayatlarındaki başarı noktalarını sıkça vurgulanması gerektiğinin altını çizmiştir.
Dr. Hakan Gülerce “Erasmus+ ve Avrupa Dayanışma Programları”
“GENÇLERDE MADDE KULLANIMINI ÖNLEME PROJESİ” Bilgilendirme Toplantısı (Drug Abuse Prevention for Youth) (DAPY) için Harran Üniversitesi, İstanbul Üniversitesi ve Portekiz, Polonya ve Norveç’teki üniversiteler ve sivil toplum kuruluşları İstanbul’da konferans gerçekleştirdi.
Harran Üniversitesi Sosyoloji Bölümü Dr. Öğr. Üyesi Hakan Gülerce: “Avrupa Birliği Gençlik Projeleri” adlı sunum gerçekleştirdi. Gülerce sunumda Avrupa birliği gençlik projeleri hakkında bilgiler verdi. Katılımcıların gerçekleştirebileceği projeler ve detaylarından bahsederek geçmişte yazılan projelerin toplum üzerine etkilerine dikkat çekerek katılımcıları DAPY gibi yararlı projeler yazmaya davet etti.