Projemizin sürdürülebilir çıktılarının tanıtılması ve yaygınlaştırılması amacıyla gerçekleştirdiğimiz çoğaltıcı etkinlik İstanbul Üniversitesinin ev sahipliğinde gerçekleşti. Etkinliğe; proje ortakları, öğrenciler ile birlikte birbirinden kıymetli isimler katıldı. Psikiyatr Prof. Dr. Kültegin Ögeli de bu isimler arasındaydı. “Esrar Kullanımı ve Bağımlılığıyla İlgili Ülkemizde ve Avrupa’da Güncel Durum” başlıklı çalışmasını sunan Ögeli ilk olarak esrar ve tütün maddeleri arasındaki benzerliği tarihsel bir bağlam içerisinde ele aldı.
“Esrarın bugünkü konumunu anlamak için geçmişteki tütünün konumunu anlamak önemli diye düşünüyorum. Geçmişteki tütün reklamlarına baktığımız zaman; “Doktorların Büyük bir Çoğunluğu Luckies İçiyor” şeklinde doktorların tütün maddesi kullandığını ve bunun da sanki çok iyi bir şeymiş gibi lanse edildiğini görüyoruz. Bir diğer reklama baktığımız zaman ise; “Birçok İnsan Her Zamankinden Daha Fazla Camel İçiyor” şeklinde bir reklam başlığı ve bu reklamda birçok ünlü ismin olduğunu görüyoruz. Ve bu reklamlar çok rahat bir şekilde yayınlanıyor. 1930-1940’larda tütün için olan bu durum 2020’lerin başında esrar için de söz konusu olmaya başladı. işte esrar ile ilgili de şöyle iyidir, buna iyi gelir şeklinde yargılar söz konusu. Aynı zamanda Avrupa ülkelerinde geçmişte esrar ile ilgili bir “medikal kullanım” kavramı vardı. Yani sağlık için belli bir dozda esrar satışı vardı yani bir legalizasyon çalışmaları vardı. Tütünün azalma eğilime baktığımızda ise bence tütünü toplum öldürdü. Toplumun baskıları, antitütün kampanyaları ve sigara kampanyaları ile çok büyük kampanyalar yapıldı ve tütün endüstrisi giderek teslim olmaya başladı. öbür taraftan tam tütün bitti derken esrar kullanımı yine aynı toplum tarafından legalize edilmeye çalışıldı. Çok yaygın bir kampanya var, hala da var esrar kullanımının serbest kalması yönünde. Dolayısıyla tütünü toplum yok etti, esrarı da toplum legalize etti diye düşünüyorum ben.
Sözleri ile tütün kullanımının esrar kullanımı ile benzer olduğunu, tütün kullanımının azaldığı dönemde esrar kullanımının ortaya çıktığını ve hatta toplum nezdinde legalize edilmeye çalıştığının altını çizmiştir. Öte yandan tütün kullanımının yok olmasında yapılan büyük kampanyaların esrar kullanımını azaltma noktasında da fayda sağlayacağını da şu sözlerle dile getirdi:
“Şu anda esrar için kullanılan terimlerin çoğunu işte sağlığa iyi geliyor, hepatit B’ye iyi geliyor gibi o dönemde tütün için görmüştük. Bir laf vardır ya “Tarih, tekerrürden ibarettir” diye. Herhalde şuan tarih tekerrürden ibaret olarak karşımıza çıkıyor. Bunun önemi ne? Tütünden aldığımız dersleri esrar kullanımını azaltmak için de kullanabiliriz, uygulayabiliriz. Çünkü toplumsal düşünce yapısında önemli değişiklikler olmadı.”
Sözleri ile bir zamanlar tütün kullanımı azaltmak için yapılan faaliyetlerin esrar kullanımını azaltmak konusunda da işe yarayacağını dile getirmiştir. Sonrasında Türkiye’de ve Avrupa’da madde bağımlılığı konusunu ele almış; madde bağımlılığının Türkiye ve Avrupa’daki durumunu şu sözlerle dile getirmiştir:
“Türkiye’de esrar kullanımının artığını görüyoruz. Ama esrar uyuşturucu madde olarak kabul edilmiyor gibi yaygınlaştırma eğilimini sürdürüyor. Avrupa’da da esrar kullanımı çok fazla. Bu yüzden mecbur olarak Avrupa’da göz yumma politikasından Legalizasyon politikasına doğru geçecek gibi görünüyor. Ayrıca istatistiklere baktığımız zaman Türkiye özelinde esrar kullanımının 14 yaş altında da mevcut olduğunu görüyoruz. Bu sebeple bağımlılık araştırmalarında kullanılan yaş bandını yavaş yavaş değiştireceğiz. Ayrıca esrar kullanıcıların % 49’u esrarı günlük kullanıyor. Bu da demek oluyor ki; kullanıcıların yarısı günde en az bir kere esrar maddesini kullanıyor. Bu da bağımlılığa işaret ediyor. Esrar kullanma oranları şu anda stabil bir çizgide ilerliyor. Bu anlamda bu çizgiye yeni kişilerin eklenmemesini sağlamamız gerekiyor.”
Sözleri ile Türkiye ve Avrupa’da esrar kullanımın arttığının altını çizmiş; katılımcılara ve proje yürütücülerine teşekkür ederek konuşmasını bitirmiştir.